HAMSI ON BOARD

25 Eylül 2011 Pazar

İçine Ettiğiniz Bu Dünya İçin Ne Yaptınız?

Yunusları hapset,köpekbalıklarını yüzgeçleri için,fokları kükleri için acımasızca öldür,ip gibi akan derelere HES'leri kur,Güneş ve rüzgar dururken git nükleer enerji kullan,çöpleri denize,sigara izmaritlerini ormana at,kedileri tekmele köpekleri uyut,dinamitle avlan,av yasağında da avlan,ormanları yak arazilerini sat,dağda yaşarken bahçene giren ayıyı öldür 21.yy'da avlanma nedeni olarak aç kaldığını ve kendini savunduğunu idda et...Peki insanoğlu bu dünya senin için tüm kaynaklarını seferber etmişken sen bu içine ettiğin Dünya için bir gün olsun ne yaptın?

16 Eylül 2011 Cuma

Dua ettiğiniz zaman ikiyüzlüler gibi olmayın. (Luk.11:2-4)

Dua

(Luk.11:2-4)
5«Dua ettiğiniz zaman ikiyüzlüler gibi olmayın. Onlar, herkes kendilerini görsün diye havralarda ve caddelerin köşe başlarında dikilip dua etmekten zevk alırlar. Size doğrusunu söyleyeyim, onlar ödüllerini almışlardır. 6Siz ise, dua edeceğiniz zaman odanıza girip kapıyı örtün ve gizlide olan Babanıza dua edin. Gizlilik içinde yapılanı gören Babanız sizi ödüllendirecektir. 7Dua ettiğinizde, putperestler gibi boş sözler tekrarlayıp durmayın. Onlar, söz kalabalığıyla seslerini duyurabileceklerini sanırlar.8Siz onlara benzemeyin! Çünkü Babanız, nelere gereksinmeniz olduğunu daha siz O'ndan dilemeden önce bilir.
9«Bunun için siz şöyle dua edin:

`Göklerdeki Babamız,
adın kutsal kılınsın.
10Egemenliğin gelsin.
Gökte olduğu gibi, yeryüzünde de
senin istediğin olsun.
11Bugün bize gündelik ekmeğimizi ver.
12Bize karşı suç işleyenleri bağışladığımız gibi,
sen de bizim suçlarımızı bağışla.
13Ayartılmamıza izin verme.
Kötü olandan bizi kurtar.
Çünkü egemenlik, güç ve yücelik
sonsuzlara dek senindir. Amin.'[f]

14«Başkalarının suçlarını bağışlarsanız, göksel Babanız da sizin suçlarınızı bağışlar. 15Ama siz başkalarının suçlarını bağışlamazsanız, Babanız da sizin suçlarınızı bağışlamaz.


MATTA

9 Eylül 2011 Cuma

Şeytan'ı Sevmek

Uzun zaman önce...
Tanrı Melekleri yarattı ardından cinleri ardından insanları...
Ve Tanrı "Onu tamamlayıp, içine de ruhumdan üflediğim zaman, derhal ona secdeye kapanın!  dedi!!!


Hepinizin bildiği gibi sadece Şeytan buna karşı çıktı ve ateşten yaratılmış varlığıyla çamura secde etmeyeceğini söyledi...


Tanrı şeytanı ne yok etti ne de ebedi bir cezaya mahkum etti çünkü O  Tanrı'nın en sevdiği melekti...


Ona İnsanları kışkırtması için bir seçenek verdi...Mahşer gününe kadar...


Peki biz???
Madem biz Tanrı'nın bir parçası ve O'nun ruhuyuz o zaman şeytanı sevmemiz kışkırtılmamız yasak olanı merak etmemiz normal değil mi?


Bu didişmeye ortak olurken aslında didişmeyi sevmemiz,iyiyle kötünün arasında gidip gelmemiz, hiç birimizin tamamen iyi ya da tamamen kötü olamaması aslında uzun zaman önce içimize üflenen ruhla mı ilgili?


Hiç düşündünüz mü neden hep kötüyü seviyoruz?
Her kötü insanın içinde bir iyilik her iyi insanın içinde bir kötülük aramaya çalışmamız ve aslında kusursuz "iyi" den bu kadar sıkılmamızın nedeni bu...Çünkü biz Kusursuz iyi'nin ruhunun bir parçası olsak da Tanrı'nın bile hoşuna giden bir karşı çıkışın tam ortasında ki oyunun birer parçasıyız...


Zaman zaman sıkıldım artık oynamıyorum desek de embriyomuzun ruha sahipolduğu dakika da kabullendik bu durumu... "Dünyada yaşayan her ruh işte bu cesur ruhlardandır."
Cesaretimiz ya da biz değiliz sınanan... Çocukluğunuzdan beri hiç yabancı olmayan birşey... İyi ile kötünün savaşı...Hatta tamamen çocukluğunuzdaki gibi...Şımarık,keyifli,saf,renkli ve gerekli...Kötü olmadan iyinin iyi olmadan kötünün anlaşılamaması ama içinde her ikisinden de olması...


İşte bu yüzden biz hep yaramazdık...Hep işkenceye varan kalp kırıklıklarında "ama..." dedik... "Aslında öyle değil" de rutin laflarımızdan biri değil mi? Ve bu bizim gerçekten sevdiğmiz nokta...
Biz insanların içindeki çözülemeyen iyilikleri sevdik,
anlam verilemeyen kötülükleri...
değiştirmek için uğraştık,anlatmaya çalıştık ama aslında bunu sevdik...
Değiştirebileceğimizi sanmayı... Çünkü bu bile iyi sandığımız bizim içimizdeki egoydu...


Ve tabi ki asla hiç bişey değişmedi...
Biz yine aynı biz  kaldık

Bu çok fazla iyi...
Bu da çok fazla kötü...
Armudun sapı...
Üzümün çöpü...